Subscribe Us

header ads

Alevilikte Düşkünlük Nedir? Düşkün Kime Denir?


Giriş 

Alevilik, sadece bir inanç sistemi değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal yapıya sahip kadim bir öğretidir. Alevilikte cem, ikrar, yol bir sürek bin bir gibi kavramlar, topluluğun birlikte yaşama kültürünü şekillendirir. Bu bütünsel sistemin en önemli kontrol mekanizmalarından biri düşkünlük kurumudur. Düşkünlük, bireyin topluluk içindeki ahlaki ve manevi bağlarını yitirmesi anlamına gelir. Başka bir ifadeyle, Alevi toplumunda hem bireyi hem de toplumu koruyan bir yaptırım biçimidir. 

Düşkünlük Nedir? 

Düşkünlük, Alevilik inancında Yol’dan düşmek, yani Alevilik öğretisine, erkânına ve toplumun ortak değerlerine aykırı davranmak demektir. Bu sadece bireysel bir günah veya hata değil; toplumu tehdit eden, birliği ve dirliği bozan bir davranışın sonucudur. Kısacası eline, beline, diline hâkim olmamaktır. Düşkün ilan edilen kişi, cemlere alınmaz, lokması yenmez, kurbanı kesilmez, sosyal ilişkilerden dışlanır, düğününe gidilmez, arkadaşlık edilmez.  

Tarihsel Kökenler 

Düşkünlük kurumu, özellikle Ocak sistemi ve Dedelik kurumu ile birlikte şekillenmiştir. Dedeler, sadece dini rehber değil, aynı zamanda toplumsal düzenin sağlanmasında adalet dağıtan merci konumundadır. Düşkünlük kararı, genellikle bir cem töreni sırasında, topluluğun huzurunda alınır ve düşkünlükten çıkış da ancak toplumun ve dede postunun rızasıyla olur. Özellikle Osmanlı ile ilişkilerin iyi olmayışı, Aleviler arasındaki sorunların ve işlenen suçların çözümü için devleti değil Alevi ocaklarını seçmelerinden doğmuştur. Bu uygulama sayesinde Alevi köylerinde yüzlerce yıl boyunca suç işlenmesinin, ahlaka aykırı davranışların olmasının da önüne geçilmiştir ve birlik beraberlik sağlanmıştır. 

Düşkünlük Sebepleri 

Düşkün sayılmanın başlıca sebepleri şunlardır: 

  1. Can ve mal kastı: Bir insanın öldürülmesi ya da ağır şekilde yaralanması, hırsızlık, gasp vb. 

  1. Yalana, iftiraya başvurmak: Özellikle iftira yoluyla bir canı zora sokmak büyük bir suçtur. 

  1. İkrar bozmak: Yol’a girmek için verilen ikrarı bozmak (örneğin tarikata girmiş bir canın başka yollara sapması). 

  1. Evlilikte zina ve iffetsizlik: Alevilikte kadın-erkek eşitliğine dayalı bir ahlaki sistem vardır; aile birliğini bozan davranışlar düşkünlük sebebidir. 

  1. Cem erkanına saygısızlık: Ceme sarhoş veya bilinçsiz bir hâlde gelmek, erkânı bozan hareketlerde bulunmak. 

  1. Lokma yiyip hakkını vermemek: Lokma Alevilikte büyük bir kutsiyete sahiptir; haksız yere lokma almak düşkünlük sebebidir. 

Düşkünlük Süreci 

Bir kişi düşkünlük suçu işlediğinde şu süreç işler: 

  1. Şikâyet ve Tanıklık: Toplumdan biri, dede’ye veya cem heyetine durumu bildirir. 

  1. Soruşturma ve Delil: Dede ve talipler arasında konu tartışılır. Tanıklar dinlenir. 

  1. Hakkın Rızalığı: Mağdur kişi varsa, onun rızası aranır. Rıza olmadan düşkün affedilmez. 

  1. Hüküm: Dede, gerekli şartlar oluşmuşsa düşkünlük ilan eder. 

  1. Toplumdan Dışlanma: Düşkün kişi, cemlere ve sosyal hayata katılamaz. 

Düşkünlükten Kurtulma (Rızalık Alma) 

Alevilikte cezalandırma nihai amaç değildir. Rızalık, düşkünlüğün kaldırılması için esastır. Düşkün kişi: 

Mağdurdan ve toplumdan özür diler, 

Gerekirse maddi-manevi telafi yapar, 

Dede huzurunda ikrar tazeler ve bağışlanma ister. 

Toplumun ve dede postunun rızası alınırsa, kişi tekrar “Yol’a” kabul edilir. 

Toplumsal ve Manevi İşlevi 

Düşkünlük kurumu, Alevilikte bir tür ahlaki sigorta görevi görür. Resmî devlet kurumlarıyla ilişkisi sınırlı olan Alevi topluluklar, kendi iç denetim sistemlerini bu tür mekanizmalarla kurmuştur. Düşkünlük sayesinde: 

Toplum içi adalet sağlanır, 

Ahlaki bütünlük korunur, 

Yol’a bağlılık pekişir, 

Bireysel sorumluluk duygusu gelişir. 

Modern Zamanlarda Düşkünlük 

Modern şehirleşme, bireyselleşme ve devlet otoritesinin artışıyla birlikte düşkünlük kurumu bazı alanlarda zayıflamış olsa da hâlen birçok Alevi köyü ve cemaati için geçerlidir. Özellikle Cem Evlerinde yapılan cem törenlerinde, bu tür toplumsal yaptırımlar halen uygulanabilmektedir. Günümüzde bazı Alevi kurumları, bu tür meseleleri çözmek için danışma kurulları veya hakem heyetleri oluşturmuştur. 

Eleştiriler ve Yeniden Yorumu 

Bazı çevreler, düşkünlük kurumunu otoriter ya da dışlayıcı bulsa da, Alevilikte düşkünlük kıyamete kadar ceza değil, bir öğreti, ahlak ve terbiye aracıdır. Yani amaç dışlamak değil, toplumu korumak ve bireyi tekrar kazanabilmektir. Bu nedenle birçok Alevi topluluğu, düşkünlüğü çağdaş hukukla çelişmeyecek şekilde yeniden yorumlamaktadır. 

Sonuç 

Alevilikte düşkünlük, sadece bir ceza sistemi değil, aynı zamanda toplumsal barışın, adaletin ve ahlaki düzenin korunmasına yönelik bir öğreti biçimidir. Alevi toplumu, bireyin hak ve özgürlüklerini tanırken, aynı zamanda bu özgürlüğün sınırlarını belirleyen etik bir çerçeve oluşturur. Düşkünlük, bu çerçevenin koruyucusu ve Yol’un manevi bekçisidir. Aleviliğin ve toplum huzurunun ve bir arada yaşamın devamı için vazgeçilmez bir uygulamadır. 

Yorum Gönder

0 Yorumlar