Subscribe Us

header ads

24 Haziran Seçimlerine Dair

Önümüzde malum seçimler var. Daha önceki seçimlerin hiçbirine benzemiyor. Bir çeşit süper kupa, şampiyonlar ligi final kupası gibi bir şey. Özellikle Cumhur İttiffakı bütün kadrosunu ve gücünü İstanbul seçimlerine aktardı. Ekrem İmamoğlu'nun iki haftalık kısa başkanlığı süresinde gördük ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi sadece bir belediye değil, devasa bütçesiyle iktidarın elindeki en büyük gücü durumunda.
Akp'lilerin bile inanmadığı bir gerekçeyle seçimler iptal edildi ve tekrar kaybetmemek için olağanüstü hal, seferberlik ve hatta sıkıyönetim ilan ettiler teşkilatları içinde. Aynı kadrolar başkanlık referandumunda, 30 Haziran seçimlerinde de görevliydi. O zamanlar bir takım itirazlar yapıldı ama iktidar cephesi "Atı alan Üsküdar'ı geçti." diye yanıt verdi. Ayn şekilde 31 Mart seçimlerinde Binali Yıldırım kazandığını ilan ettiği zaman "Bir oy fazla bile olsa kazanmıştır." denildi. Daha sonra Ekrem İmamoğlu öne geçince "İstanbul gibi metropolde 13000 oyla seçim kazanmak meşru sayılamaz." gibi abuk subuk laflar edildi. Yani kargaların bile güleceği komik komik hareketler, türlü daleverelerle ortalığı bulandırdılar ve saçma sapan gerekçelerle seçimler iptal edildi.
Ne değişti? Yapılan bütün anketlerde Ekrem İmamoğlu önde gidiyor. Sonuçları 24 Haziran'da hep beraber göreceğiz. Herhangi bir siyasi partiye zerre kadar sempati duymayan birisi olarak oyumu İmamoğlu'na vereceğim.
Neden? Çünkü yaklaşık 30 yıldır İstanbul'u AKP zihniyeti yönetiyor. 2004'ten beri AKP, ondan önce ise AKP'nin içinden çıktığı Refah-Fazilet Partisi ve nihayetinde Erdoğan yönetiyordu. Aklımı kurcalayan ve cevabını Binali Yıldırım'ın bile merak ettiği bir soruya cevap bulma umuduyla oy vereceğim. Hiçbir masrafı olmayan, herhangi bir yatırıma ihtiyaç duymayan, işçi maaşı dışında bir gideri olmayan İSPARK her yıl on milyonlarca lira nasıl zarar ediyor?
Milletin gırtlağından kesilen, zorla topladıkları milyarlarca liranın, ülkeye zararından başka hiçbir faydası olmayan tarikat ve cemaatlere, kurucu ve yöneticilerinin tamamı AKP'li olan vakıf ve derneklere aktarılmasını istemediğim için oy vereceğim. Cahil kitleleri yönlendirmek için sıkça kullanılan PKK'lı, Fetöcü, Yunanlı gibi ithamlara zerre inanmıyorum. Eğer ortada hukuka aykırı bir durum varsa savcılar emrinizde, dava açın. Zira ortalama bir zekaya sahip olan herkes PKK'yla kimlerin pazarlık yapıp Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu teslim ettiğini, geri almak içinse bine yakın asker ve polisimizi şehit verdiğimizi çok iyi biliyor. Fethullah denen sümüklü soytarıyla kimlerin iş tuttuğunu, devlet kademelerine çökmesi için destek olduğunu yine herkes iyi biliyor. Hazır yeri gelmişken, bu "kandırıldık" edebiyatına da hiç inanmıyorum. Sırf bu sitede bile 13-14 sene öncesine ait Fethullah ve "cemaatim" dediği terör örgütünün ne kadar pislik bir yapı olduğuna dair bir sürü yazı var. Bu kıt halimizle biz bile her şeyin farkındayken, devletin her türlü imkanına sahip olanlar mı bilemeyecekti? Yunanlı konusuna ise kısaca girecek olursak, ömrünü Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığıyla tüketen, Kurtuluş Savaş için "Keşke Yunan galip gelseydi." diyen bir fesli soytarının cenazesinde ön safta tutanlara baktığınız zaman kimin Yunan hayranı olduğunu çok daha iyi görürsünüz. Bunların hepsi boş muhabbetten ibaret.
Burada İmamoğlu veya CHP'yi savunmak gibi bir misyonum yok. Chp'nin İstanbul İl Başkanı olan şahsın beyanlarına baktığınız zaman CHP'nin nasıl bir batağa saplandığını rahatça görebilirsiniz. İçerisinde Atatürk düşmanlarının, PKK-DHKPC gibi terör örgütü sempatizanlarının bolca bulunduğu bir yapı haline geldi. Konumuz bunlar değil.
Şahsen gitgide diplere inen bir üslübun değil de İstanbul'a dair projelerin havada uçuştuğu bir seçim kampanyası görmek isterim fakat ülkemizde bu mümkün değil. Projeler üzerinden değil de, insanların hassas olduğu konular üzerinden ajitasyon yaparak, sinir uçlarıyla oynayarak oy devşirilmeye çalışılıyor. Bir zamanlar yüzümüzü medeniyete dönmüş olsak da, şu anda sıradan bir Ortadoğu ülkesinden halliceyiz. O yüzden centilmenlik beklememek lazım.
Dediğim gibi artık bir aile şirketi gelmiş İBB'nin artık şeffaf bir şekilde yönetilmesini ve gelirlerinin de İstanbul için harcanmasını istiyorum. Bu kadar.
-Sungur

Yorum Gönder

0 Yorumlar