Subscribe Us

header ads

IŞİD Türkmeneli'nde Terör Estiriyor

Peşmerge güçlerinin kontrolünde olan Kerkük’te olağanüstü terör esiyor. Kafili’den sonra değerli Türkmen iş adamı Muhammed Fatih’i de evinde başını keserek katlettiler.
Kerkük’te neler oluyor?
Irak’ın ikinci büyük şehri olan Musul’un düşmesiyle Türkmeneli Bölgesinde ardı ardına olumsuz ve kaygı verici gelişmeler devam ederken peşmerge güçleri kontrolünde olan Kerkük’te dün bir dizi olağan üstü terör estirilmiştir. Aracıyla evine gitmekte olan Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi ve İlçe Başkanı Münir Kafili, Kerkük’ün askeri semtinden geçerken kimliği bilinemeyen kişiler tarafından susturucu silahlarla aracına çok profesyonelce düzenlenen silahlı saldırıda başından vurularak şehit düşmüştür. Ayrıca teröristler yine aynı günde bazı Türkmen semtlerinde güvenlik kılığında evlere girerek bazı aileleri taciz etmişler ve değerli Türkmen iş adamı Mehmet Fatih’i, evinde başını keserek katletmişlerdir. Daha önceki yazılarımızda da belirttiğimiz üzere Türkmenler ister IŞİD, ister peşmerge güçlerinin kontrolü altındaki bölgelerde çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadırlar. Hedef Türkmenlerin direncini zayıflatmaktır.

Bir taraftan Sünni aşiretlerden de destek alan IŞİD, Türkmen yerleşim merkezlerinden Telafer’i, Musul’un Türkmen Köylerini ve Kerkük’ün batısındaki Beşir, Çardaklı, Emirli ve Yenice gibi Türkmen köylerini, diğer taraftan Peşmerge güçleri ise Kerkük ve Tuzhurmatu kentlerini kontrolleri altında tutmaktadırlar. Şu ana kadarki bilanço ise; Telafer’de 100’den fazla ölü ve 150 binin üzerinde çöllerin ortasında göçe zorlanmış Türkmen, hayır kurumlarından yardım beklemekte. Kerkük’ün batısındaki köylerde ardı ardına olan şehit kervanına dün Beşir’den 15 kişi daha katılarak definleri yapılmıştır. Özellikle, Kerkük’te meydana gelen suikastle ilgili bazılarınca provokasyon olabilir yorumu yapılırken bence bu hadiseler provokasyonun çok ötesinde olup Türkmeneli bölgesinin tamamı can güvenliği sorunuyla karşı karşıyadır.
Irak’ta cereyan eden olayların gidişatına bakıldığında bir dizi çelişkinin siyaset sahnesinde yer alması düşündürücüdür. Energy Intelligence dergisinde yer alan “Iraq: Powerful Kurdish Powerplay” adlı makaleye göre; Kerkük’ü koruma adı altında Maliki tarafından davet edilen peşmergeler, Kerkük’ü resmen işgal etmişlerdir. Öte yandan Barzani’nin, CNN ve BBC televizyonlarına vermiş olduğu demeçlerde de Musul baskınından önceki Irak’a geri dönmenin mümkün olamayacağı ve bu nedenle de Kürt halkının kendi geleceğini tayin etme zamanın geldiğini ve Kerkük’ün Kürdistan Bölgesi’nin bir parçası olduğunu ifade etmiştir.
Ayrıca peşmerge güçleriyle IŞİD güçleri arasında bazı istisnai olaylar dışında bir çatışmanın meydana gelmemesine özen gösterilmekte ve hatta iş birliği içinde olmaları ihtimal dahilindedir. IŞİD, peşmerge ve Irak ordusu arasında sıkışan Türkmenler ise can güvenliklerini sağlamak için nereye başvuracaklarını bilememektedirler.
Irak’ta yaşanan bu kaosun sonuçları elbette Türkiye’yi de etkileyecektir. 1991’den günümüze kadar Irak toprak bütünlüğünü savunan Türkiye, aynı zamanda Kürt yönetimi ile inişli çıkışlı olmakla birlikte alabildiğine iyi ilişkiler kurmuştur. Öte yandan Bağdat ile Erbil arasındaki ilişki zayıfladıkça, Erbil-Ankara ilişkilerinin güç kazanacağı tezinin doğru olmadığı kanısındayım. Türkiye’nin Kürt yönetimi ile geliştirdiği mevcut iyi ilişkilerin aynısı, merkezi hükümet ile de olamaz mıydı? Türkiye tarafından Maliki’ye karşı alınan tavrın sebeplerini anlamakta zorluk çekmekteyiz. Ancak ortada mevcut olan gerçek ise Maliki’nin seçimle iş başına geldiği hususudur. Türkiye halen Irak’ın toprak bütünlüğünü savunmaya devam ederken, diğer taraftan Kürt Yönetimi ile ayrı bir devletmiş gibi ticari alışverişlerde bulunmaktadır. Yine Energy Intelligence dergisinde yayınlanan makaleye göre Türkiye; Kuzey Irak ile petrol alışverişi devam etiği sürece peşmergelerin Kerkük’ün içerisinde bulunmalarından rahatsızlık duymayacaktır.
Bu aşamalardan sonra Irak’ın toprak bütünlüğünü korumak zorlaşacak ve sonunda da büyük bir ihtimalle parçalanacaktır. Bu kaygı verici gelişmelerden sonra Türkiye tahriklere kapılmadan ve müdahale de dahil olmak üzere, Şii ve Sünni farkı ayırt etmeden Türkmeneli Bölgesi’nin güvenlik meselesini de gözeterek yeni paradigmalar yaratmak zorundadır.
Son olarak başta Türkmen kahramanı Münir Kafili, iş adamı Mehmet Fatih olmak üzere hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah’tan gani gani rahmet dilerim. Türk Dünyasının başı sağ olsun.
Dr. Cüneyt Mengü