Nihayet peşmergelerin ve ABD’nin istihbaratına güvenerek Kuzey Irak’a girebildik.
Daha önce sınır ötesi operasyonu yalanlayan ve ’bölgeye tank girmediğini’ ifade eden Başbakan Erdoğan daha sonra “Sınır ötesinde sürdürülen hava destekli kara operasyonu an be an hedefine ulaşıyor” dedi
Genelkurmay Başkanı internet sitesinde duyurulan sınır ötesi operasyonunu ertesi gün ’yanlış anlaşıldığı’ vurgusuyla yalanlarken daha sonra sınır ötesi harekât hakkında bilgi vererek, “250-270 terörist etkisiz hale getirildi” demişti.
Barzani ise “Topraklarımıza hiçbir Türk askeri girmedi” demiştir.
27 Ekim 2011 tarihinde ise Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, … .operasyonun sona ermiş olduğunu Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve komutanların döndüğünü de bildirmiştir.
Tüm basına yansıyanlar böyleydi, biz şimdi sınır ötesi operasyonunu yaptık mı yapmadık mı? BENİM AKLIM KARIŞTI YA SİZİN?
Onur Öymen’ de AKP’yi açıklama yapmaya çağırıyordu. ABD, PKK’ya karşı bir harekâtı niye engelliyor? Diye sorumuştu yanıt aldı mı bilinmez, ama ben yanıtını biliyorum ABD’de PKK’yı ve diğerlerini kullandığı sürece cevap alınamaz.
Neyse benim bugün asıl anlatmak istediğim konu Barzanilerin sülalesi.
Birden bire ülkemize Barzani akını başladı.
Önce 24 Ekim 2011 tarihinde Neçirvan Barzani geldi hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la, hem de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü. Molla Mustafa Barzani’nin torunu olan Neçirvan Barzani KDP Kürdistan Demokrat Partisinin Genel Başkan Yardımcısı yani bir partinin genel başkan yardımcısı, resmi muhatap alınıp da Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı ile baş başa görüşebilmesi sizce de garip değil mi?.. Protokol gereği kendi mevkidaşı ile görüşmesi gerekiyordu. Neçirvan Barzani, Barzani aşiretinin ve ekonomisinin de veliahttıdır.
Ardından Başbakan Erdoğan’ın daveti üzerine iki günlük resmi ziyaret için Mustafa Barzani geldi.
Gelmeden önce Barzani’ye ayar verenlerden Cengiz Çandar, bu görüşmeyi ve amacını şöyle anlatıyor: “Mesut Barzani, benim de dâhil olduğum dört kişiyle boşuna görüşmedi. Hem Başbakan ile yapacağı görüşmenin formatını belirlemiş oldu hem de Türk kamuoyuna kendisinden ne beklenmesi ve ne beklenmemesi gerektiğini önceden ilan ederek, ‘TSK’nın da bölgeye girmesine karşıyız, Bölücü örgütün saldırılarını önlemek mümkün değildir. Bölücü örgütün yerleştiği bölgelerde daha önce biz vardık, bizi de oradan Irak ordusu sökemedi. Siz de teşebbüs etmeyin. Yapılacak iş bölücü örgütle diyalog kurmaktır’ demek istedi.”
Önce TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile kısa bir süre görüştü, ardından Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşmek üzere Çırağan Sarayı’na hareket etti. Sonra basına kapalı olarak BDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak ile DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Eş Başkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’la görüştü.
Ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül basına kapalı olarak kabul etti, bugün de (5 Ekim 2011)Başbakan Recep beyle görüştü yine basına kapalı olarak.
Ve Molla Mustafa Barzani “Kardeşkanının daha fazla akmaması için üzerime düşeni yaparım’demiş basına kapalı olarak. Sunulan tekliflere hiçbirisi diyerek rol üstlenmeye de razı olmadığını belirtmiştir.
Eşkıyayla, katil sürüleriyle anlaşmak itibar etmek için her yolu denemek halkı rencide ediyor bilesiniz.
Barzani ile anlaşılmış TSK çekilecek yerine peşmergeler yerleşecekmiş. İyi de sınırımızı bunlara emanet ederken yetkililer nasıl bir güvence almış olabilir ki! Böyle bir anlaşmayı ha PKK ile yapmışsın ha Barzani ile yapmışsın ne fark eder?..
Barzani’nin de yıllarını Hakurk-Kandil dağlarında geçirmiş olan bir peşmerge olduğunu unutmayalım.
Kürt halkının tanımlamasına göre Barzani Aşireti (sözde) Amadiye yakınlarında eski ve savaşçı bir aşirettir. (A) Ayaklanmaların başını Barzani aşireti çekmekteydi. Dede Sait BARZANİ Osmanlı İmparatorluğu’na karşı en çok ayaklanan yerel aşiret reisiydi. Sait Barzani’nin oğlu şeyh Muhammet BARZANİ’ nin 1903’de ölümünden sonra yerine oğlu 2. Abdüsselam geçer ve Osmanlı İmparatorluğuna karşı isyan hareketlerini İstanbul’da kurulmuş olan Kürt cemiyetleri ile atalarına bağlı kalarak başlatır. Daha sonra sıkışınca yakalanmamak için dağlara kaçar. 1909 yılında iktidara gelen İttihat ve Terakki yönetiminin çıkardığı afla hapisten kurtulur. (Biz hala af çıkartmaya devam ederek katillere özgürlük diyelim.)
Bir süre sonra Abdüsselam Barzani yeniden isyan hareketlerine girişecek, 1913’de çıkartılan tutuklama emri üzerine tekrar dağlara kaçacaktır. Kaçak yaşadığı yıllarda İran’daki Kürt liderleri ve Rus generalleri ile görüşmeler yaparak ekmeğini yediği Osmanlıya arkadan vurmak için, halkı kışkırttır, isyanlar düzenlemeye devam etmektedir. 14 Aralık 1914’de Musul’da yakalanır ve sorgulanıp üç arkadaşı ile birlikte idam edilirler. Ve Vatanına ihanet etmesinin bedelini canıyla ödemiştir.
Daha sonra Barzani aşiretinin başına amcasının idamından sonra Molla Mustafa Barzani’nin ağabeyi şeyh Ahmet Barzani geçer, yarım kalan işi devam ettirerek tekrar 15 Mart 1932’de büyük bir isyan başlatır. Irak hükümeti sıkıştırınca Barzani ailesinden üç kişi Türkiye’ye sığınırlar, Türk askerine teslim olurlar. Türk askerini arkadan vuranlar bu sefer teslim olacak ve Türk misafirperverliği ile karşılanacaklardır.
Yıllar sonra Molla Mustafa Barzani olayı şöyle anlatır “ biz Türkiye’de asılmayı bekliyorduk, fakat Türkiye’de beklediğimiz akıbet bizi karşılamadı… Nitekim orada iyi muamele gördük” diyecektir. Ama onlar bu iyi muamelelerin cevabını Türkiye’ye tekrar tekrar isyan ederek ödeyeceklerdi. 13 Mayıs 1934’de genel af ilanı ile serbest kalan Molla Mustafa derhal bölücü Kürt örgütleri ile temasa gererek isyanlarına kaldığı yerden devam eder.
1945’ de Irak hükümeti büyük bir askeri harekât başlatınca, Barzani ve peşmergeleri İran içlerine kaçar.
Molla Mustafa Barzani 1945 yılına kadar Kürtlerin kaderinin İngilizlere bağlı olduğuna inanmış, daha sonra Sovyetlere dayanmış ve sonrada ABD’ye yanaşmıştır. Güçlünün yanında olup desteğini sağlamak için her yolu deneyen bir aileden geliyordu. 1 Mart 1969 yılının gecesinde Kerkük’teki ana rafinerini bombalayan Kürtler, İsrail ve İran’ın destekleri ile çok büyük yangın çıkartarak Kerkük’e büyük zararlar vermişlerdir. Petrol üretimini azaltmış rafineri çalışamaz konuma gelmişti. Bu saldırılar sürekli Kerkük’te tekrarlanarak Irak ekonomisini çökertmek için çabalamışlar bir haylide zarar vermişlerdi.
28 Mart 1975 Irak ordusundan kaçan Molla Mustafa Barzani, Şah’ın zorunlu misafiri olur. Akciğer kanseri ile ABD’ye giden tüm masrafları CIA tarafından karşılanan Molla Mustafa 3 Mart 1979’da ABD’de ölür. 9 Şubat 1977 yılında ABD Devlet başkanı Carter’e yazdığı mektubunda “ yarım asırdan fazla zamandan ki, halkım bütün güvenini, umudunu bana bağladı. Şimdi ben bu umudu size devrediyorum” demiş ve umudunu bağladığı, ABD’de boynu bükük efendisinin dizi dibinde hayata gözlerini yummuştu. (1)
Hürriyet gazetesinin18 Şubat 2003 tarihinde açıkladığı, Kendisi de bir Kürt Yahudisi olan UCLA öğretim üyesi Prof. Yona Sabar, yazdığı kitapta bu iddiaları doğrular. “Evet, Barzani ailesi Yahudi’dir” der. İsrail’le kurdukları yakın ilişki ve tüm ailesini oraya taşıması, Kerkük rafinerilerini bombalama işini Mossad’la planladığını da unutmamamız gerekir.
Mustafa Barzani’de Sovyetlerde maaşlı Sovyet KGB ajanı olarak yıllarca görev yapmış, sürekli Türkiye’yi arkadan nasıl vuracağını planlayan bir kişilikti. Babasının yolundan ayrılmayan, CIA elemanıMesut Barzani ise bugün “Kürt devletine karışırsanız bizde Diyarbakır’a karışırız” deme cesaretini kimden aldığını artık sağır sultan bile duydu.
Para rüzgârlarına göre yön değiştiren bu aile ve işbirlikçileri ihanete doymadan devam edecekler.
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı (ATASE) arşivlerinde Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani ve amcası Barzan Şeyhi Abdüsselam’ın Rusların desteği ile Ermeni çetelerini Türklere karşı kışkırttıklarını 2763 numaralı metinde kaydedilmiştir. Yıllarca Türkleri düşman olarak görüp, aldıkları yabancı desteklerle tam anlamıyla bir soykırım yapmışlardır. Rusya devlet arşivlerinde ve Van Valiliğinde bulunan birçok belgelerde bunun ispatıdır. (2)
Ortadoğu başta petrol olmak üzere zengin kaynakları ve kültürel geçmişi ile tarihin her döneminde, siyasi ve askeri olarak, Avrupa için vazgeçilmez olmuştu. Osmanlı Devleti, İslam âleminin en büyük ülkesi olması nedeniyle, Osmanlı aleyhtarı politikaları bölücü faaliyetleriyle bölgeye hâkim olmak mücadelesi vermekten asla vazgeçmemişlerdi.
Kürt isyanlarını desteklemek için Batıdan, İsrail’den para kaynak silah akıyordu. Sovyet yardımı 1972 yılına kadar kesintisiz devam ediyor, İngiltere, Batı Almanya ve İsrail’in insani yardım adı altında destekleri sürüyor ve terörü kendi çıkarları doğrultusunda şekillendiriyorlardı. Nedense bu insani yardımlar, Irak’ta yaşayan Türkmenlere veya diğer gruplara hiç yapılmamış olması amaçlarının da ispatıdır.
Zenginliği ile sömürgecilerin iştahını kabartan Irak, Libya, Afganistan, Darfur, Ruanda, Somali ve diğerlerinde patronlar değişiyor ama rol verilen işbirlikçiler hiç değişmiyordu. Ne yazık ki tüm yaşananlara rağmen geçmişten ders alamayan Barzaniler bu hedeflerinden hiç taviz vermeden birkaç kuşak kışkırttıkları Kürtler ile silahlı kanlı isyanlarını sürdürmektedirler.
Barzani ailesinin idealleri yoktur, gücü onlara kim sağlıyorsa onların çıkarları için yaptıkları vardır. Batının bütün amacı, Kürtlere petrol ve gaz yataklarının bekçiliğini yaptırmak olduğunu anlayacakları günü merakla beklemekteyim. İşlerine geldiği için Kürtleri isyana teşvik eden İngilizler işi bitince de Kürtlerin imhasına karar vermişti, daha sonra Sovyetler tarafından yüzüstü bırakılacaklardı ve şimdi ise ABD’nin parasıyla Türkiye’ye kafa tutmaya devam ediyorlar.
“Barzani’nin ülkemizdeki faaliyetleri şöyledir:
Türkiye içinde bir siyasa parti kurdurmuştur.
Türkiye içinde doğrudan ideolojik, siyasi faaliyet yaparak özellikle Hakkâri gibi sınır bölgelerinde Barzanici bir taban oluşturmaktadır.
Barzani Türkiye içinde Kürdistan nüfus cüzdanı dağıtmaktadır. Bir süre önce Kuzey Irak’a giden MİT Müsteşarına Kuzey Iraklılar ile Güneydoğu Anadolu’da yasayan yurttaşlarımız arasında çifte vatandaşlık kurulmasını önermiştir.
Barzani, Türkiye’ye yönelik sigara başta olmak üzere kaçakçılık merkezini oluşturmaktadır.
Türkiye içinde gazete ve gazeteci satın alarak basında bir Kürt lobisi oluşturmayı başarmıştır.
Türkmenleri sistematik olarak ezmektedir. 2007 yılının başından itibaren Kerkük Türkmenlerine yönelik saldırılar büyük bir yoğunluk kazanmıştır. Günlük silahlı ve bombalı saldırılar, tehditler, adam kaçırmalar özellikle zengin Türkmenler Kerkük’ü terk etmeye zorlanmaktadırlar.
Türkiye’den bir kısım öğrenciye üniversite bursu vererek Türkiye içinde gelecekteki pan-kürdist faaliyetleri için bir zemin oluşturmaktadır. Türkiye’nin de katkıları ile kurulan Barzani’nin televizyon kanalı Kürtsat’ta Türkiye’ye yönelik pan-kürdist yayınlar yapmaktadır.
PKK’ya terörist örgüt olarak davranmamakta, korumakta, kollamakta, PKK unsurlarını bünyesine almakta ve örgüt lehine girişimleri Türk devleti ile görüşmelerinin gündemine taşımaktadır.
Türkiye’den Kuzey Irak’a Diyarbakır ve Tunceli merkezli bir göç politikasının teşvik edildiği ileri sürülmektedir. Barzani -Talabani çifti Türkiye içinde yaygın bir ticaret-mafya ağı kurmuşlardır. Sahip oldukları şirket sayısı 173′dür ve bu şirketlerden ülkemize hiç vergi vermemektedirler. Ve bu ikilinin en önemli gelir kaynaklarını temin eden Türkiye, buna son verme gayretini gösterememektedir.” (3)
Barzani ailesinin geçmişi böyleyken kendisi ile işbirliğinin bize ne faydası olacak ki! Anlaşan veya anlaşma yapmaya çalışanların tarih bilgisinden şüpheliyim.
1-Sınırımızı teslim ederek barış sağlanamayacağı kesinken, hep verdikse bir fazlasını isteyen PKK’nın isteklerinin de sonu gelmeyecektir.
2-İktidar, PKK’nın tüm gelir kaynaklarını kurutmadığı takdirde, kaçakçılığa izin verdiği sürece başarı sağlayamaz.
3-Bugün ordumuza kabahat bulanlar saldıranlar şunu bilmelidirler, Avrupa Birliğine gireceğiz diye çıkartılan yasalarla ordumuzun eli kolu bağlanırken akılları neredeydi.
Oğuz Çetin tarafından gönderildi.
SACİDE ERÇETİN
Kaynak: Ali Kerküklü Oyun içinde oyun (1)
Tarih araştırmacısı Gökhan Balcı (2)
Prof. Dr. Ümit Özdağ (3)
(A) Tuncay Özkan CIA Kürtleri gizli tarihi
Tarih araştırmacısı Gökhan Balcı (2)
Prof. Dr. Ümit Özdağ (3)
(A) Tuncay Özkan CIA Kürtleri gizli tarihi
0 Yorumlar