Subscribe Us

header ads

Alevilikte Şamanlık ve Şamanizm Etkisi

Yusuf Ziya Yörükan, Rus entoloğu Barthold’un avcılıkla uğraşan ve ormanlık yerlerde yaşayan kabilelerin Şamanlığa inandığını bildirmektedir. Türkler de çok eski tarihlerden beri Şamanizm’e inanmaktadırlar. Yine Uygur Abidelerinden, Uygurların birçoğunun, aynen Oğuzlarda olduğu gibi Şamanizm’e inandıkları görülmektedir. Çin kaynakları da bunu doğrulamaktadır. Bütün bunlar, Türklerin çok eskiden beri Şamanizm’e inandıklarını ve bağlı kaldıklarını göstermektedir.24

Anadolu’ya akın akın gelen, eski inançlarına bağlı, özgür düşünceli, şeriatın katı kurallarına karşı tepkili göçebe topluluklarının önderleri, halen Şamanlıktan kopmamış Türkistan ve Horasan Erenleri idi. İşte Türk-İslam tarihinin ilk heterodoks akınları ve tarikatlarını meydana getiren bu yüce insanlardır.25 Barak Baba, Baba İlyas, Baba İshak, Geyikli Baba, Hacı Bektaş ve Saru Saltuk gibi Alp Erenler, Türk tasavvuf tarihinde yeri ve önemi yeterince takdir edilmemiş ululardır.


Şamanist inanıştaki Kam ile Alevi-Kızılbaş-Bektaşi inanışındaki dede ve baba kavramları arasında şaşılacak derece benzerlikler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:


a.    Kamlık ve dedelik soydan gelen bir özelliktir. Sonradan kam veya dede olunamaz. Kam ve dede sülalesinin çocukları arasından uygun olanlar bu görevi devam ettirir.

b.    Kamlar ve dedeler dinî ibadetler esnasında benzer tören kıyafetleri giyer.

c.     Aleviler sadece dede önünde secde ederler. Eski Türkler ise sadece kam önünde secde ederlerdi.26

Şamanlık ve cem törenleri arasındaki bazı benzerlikler şunlardır:

a.     Töreni yöneten dinî önder bir posta oturur. Şamanlar tören sırasında posta oturduğu gibi, dedeler de maddi değerinden ziyade temsil ettiği makam kutsal olan posta oturarak töreni yönetir.

b.    Kurban kesilmeden önce, şaman ve dede hiç bir dinî tören aşaması gerçekleştirmez.

c.    Kadınlar ve çocuklar da, törenlerde erkekler ile bir arada bulunur. Kaç-göç olmaz.

d.      Şaman törenlerinde “arakı” (yani bildiğimiz rakı), cemlerde ise “dem” veya “dolu” niyeti ile rakı (nadiren şarap) içilir.

e.    Şamanlar evin içine üç kere arakı, dedeler canların üstüne “Saka suyu” saçar.

f.    Şaman törenlerinde Şaman Dansı, cemlerde semah vazgeçilmez öğelerdir.1

g.    Şaman törenlerinde davul, cemlerde saz veya bağlama vazgeçilmez çalgı aletleridir.

h.     Şaman törenlerinde ateş yakmak ve sürekli canlı tutmak, cemlerde ise çerağ (mum veya kandil ) yakmak vazgeçilmez öğelerdir.

ı. Şaman törenleri ve cemler gece vakti, kapalı mekânlarda yapılır.27

 Alevi-Kızılbaş-Bektaşilerdeki Şamanist kalıntılara ilk dikkat çekenler Fuat Köprülü28 ve Besim Atalay29 olmuştur. Köprülü; kuş inanışları ve Bektaşi velilerin kuş görünüşü altında kerametleri ve taş inanışları, su kaynaklarının kutsallığı, sakal kesmek ve sarkık bıyıklar bırakmak gibi noktalara dikkat etmiştir. Ayin-i Cem ve Şaman törenleri arasındaki ilişkilere de işaret etmiştir. Ayrıca törensel şarkılar ve oyunlar, alkol ve uyuşturucu kullanmalar, kurban kesimleri, kadınların merasimlere serbestçe katılmaları, Alevi dedeleri ile Şamanların ağızdan ağza dolaşan çok zengin halk şiirinin ve sözlü halk geleneğinin taşıyıcıları olmaları gibi ortak noktalar da çok önemlidir.30

Ziya Gökalp, kurşun dökme geleneğinin bize Şamanlıktan kalma bir alışkanlık olduğunu söylemektedir. Kurşun su içine dökülünce meydana gelen bazı şekiller birer insan, sivri uçlar nazar, düz parçalar ise yürek manasına geliyordu.31

 Şamanizm ile Alevilik karşılaştırılırsa, Şamanizmin’in en önemli tanrısı Ülgen Ata’dır. Ülgen Ata’nın Alevilerde karşılığı Hz. Ali’dir. Ülgen Ata’nın oğulları ve yardımcıları, Hz. Ali’nin oğulları ve 12 imamı temsil eder. Selman ve Kamber gibi Hz. Ali’nin yardımcıları, Ülgen Ata’nın yardımcıları yerine geçmiştir. Gök Tanrılardan olan Sarı Kızlar, Alevi-Kızılbaş-Bektaşilerde aynen bugüne kadar korunmuştur. Edremit’teki Sarı Kız Tepesi gibi yerler, Anadolu’da birçok yerde bulunmaktadır. Büyük Tanrı Ülgen’in dört âdet yardımcısı vardır: Yayık, Suyla, Karlık ve Utkucu. Bunların dördü de İyi Tanrılar grubundandır. Yayık, Şaman ayini sırasında gökyüzüne çıkmaya çalışan “kam”a rehberlik eder. Yani 12 hizmetteki “rehber”in görevini yapar. Suyla bu esnada gözcülük yapar ki, 12 hizmetteki “gözcü” görevlisine karşılık gelmektedir. Utukçu ise Tanrı Ülgen’e kurban sunmakla görevlidir. Bu da 12 hizmetteki “kurbancı” görevlisine denk düşer.32

 Ayin sırasında “saçı” olarak “arakı” (rakı) kullanılır. Rakı, kurbanın canını göklere götürürken uygulanır. Bu bir çeşit kansız kurbandır. Cem ayini esnasında rakı (dem/dolu) içme geleneği de buradan kaynaklanır. Şaman inanışında yer alan Ak Kızlar, Umay, Ana Maygıl, Ak Ene ve Ayzıt gibi varlıklar, cem ayininde yer alan bacılardır. Şaman ayinlerinde kurban kesilmeden hiçbir uygulamaya geçilmez.33

Şamanlarda ve Alevilerde ocağa ve ateşe tükürülmez. Ocaktaki ateş söndürülmez. Ocağa bakarken esneyen insan çarpılır. Çünkü ocakta “ocak anası” vardır ve kendisine saygı gösterilmesini bekler.34 Alevilerde dede soyundan olanlar eğer aynı ocağa mensup iseler, birbirleri ile evlenemezler. Bu uygulama Şamanlarda da vardır. Şamanlarda da aynı boya mensup olanlar birbirleri ile evlenemezler.35 Burada Alevilikteki ocağın yerini, Şamanlıkta boy almıştır.

Erkânda kullanılan değnek ile talibin ikrar vereceği zaman boynuna takılan ve Horasan’dan gelen ip, Şamanlıktan kalmadır. Babürname’de “Boynuna ip taktı ve Tanrı’ya şükretti” denmektedir. Senelik merasim, kurban ve yoğ bugün de yapılmaktadır. Tahtacılar cenazeye giderken, cenazenin arkasından “Yoğ, yoğ” diye bağırmaktadırlar.36


Özbek saraylarında kımız içme törenlerinde hizmet eden görevliler arasında “pervaneci” isminde bir görevli bulunur. Yine Buryatlarda şamanın ayini sırasında, şamanın göğe çıkışını temsil eden törende, bir huş (kayın) ağacı, göğe giden yolun girişini temsil eder. Buna “udeşi burhan” yani “kapı muhafızı, kapı ilahı” denir. Alevilikte uygulanan cemlerde 12 hizmetliden birinin adı “kapı muhafızı, kapı ilahı’dır. Altay Türklerinde, Tanrı Ülgen için yapılan kurban töreninde şaman, tanrılara yalvarır ve merasimin başında “kapı ruhu’na başvurarak, tören sırasında rahatsız edilmemesini, kurban kesme işleminin hayırlı bir şekilde neticelenmesini ister.37

Buryatlarda her yıl “manevi temizlenme töreni” yapılır. Bu tören, Alevilerin “görgü cemi’ne benzer. Şaman kamı ve oğulları üç ayrı pınardan su getirir. Bunu bir kazana boşaltır. Kekik, ardıç yaprağı, çam kabuğu ve kurban kesilecek tekenin kulağından birkaç tane kıl aynı kazana atılır. Su kaynatılır, kesilen tekenin birkaç damla kanı suyun içine akıtılır. Manevi temizlenme için kullanılan bu suya “Tarasun” denir. Belli işlemlerden sonra manevi temizlenme işlemi tamamlanmış olur. Cemlerde ferraş (süpürgeci)’ın kullandığı süpürge ile Tarasun’daki manevi temizlenme sırasında kullanılan süpürge birbirlerine çok benzer. Buryatlarda Şaman kurban keserken, 9 tane yardımcısı vardır. Her yardımcının ayrı ayrı görevleri bulunur. Alevilerde ise dede veya babanın 11 yardımcısı vardır. Pir, mürşit ve rehber makamlarını üst seviyede hizmetler olarak ayırınca, geriye 9 hizmetli kalır ki, bu da Buryatlardaki sayının aynısıdır. Tatarlarda kemik kırmak, bir bıçağı veya  baltayı ateşe koymak, bir kamçıya dayanmak, yere süt dökmek ve çadırın eşiğine basmak yasaktır. Cemde kesilen kurbanın kemiklerini kırmamak ve kapı eşiğine basmamak gibi yasaklar Alevilerde de uygulanmaktadır.38

Başkırtlar için turna kuşu kutsaldır ve düşmanla savaşırken turnanın kendilerine yardım ettiğine inanırlar. Turna Alevilerde de kutsal sayılmaktadır.39 Dokuz Oğuzlara göre Kayın Ağacı kutsaldır. Kayın Ağacı erkek, Çam Ağacı dişi olarak 5 oğul doğurur. Alevilerde de Kayın Ağacı kutsal olduğu gibi, “tarik değneği” gibi, dinî ayinlerde kullanılan bazı aletler de kayın ağacından yapılırlar.40

Oğuzlarda 24 boyu bulunduğu için, 24 sayısı kutsal sayılır. Alevilerde de 24 sürek,  24 nakip, 24 masum-u Pâk kavramlarında olduğu gibi, 24 sayısı kutsal sayılardandır.41 Türklerin Müslümanlığa girmeye başladıkları devirlerde, Aşağı Türkistan’daki Aklar ile Azerbaycan’daki Kızıllar arasında, senenin belirli bir gecesinde toplu ayin yapılmakta idi. Eski Türklerde suçu itiraf etmek gereklidir, yoksa fenalık bütün oymağa geçebilir.42 Alevilerde de suç işleyenlerin Görgü Cemi’nde itirafta bulunmaları zorunludur.


Eski Türkler dört mevsimde gerçekleştirdikleri dinî merasimlerde koyun, horoz, köpek ve domuz olmak üzere dört farklı kurban keserlerdi. Alevilerde de dört mevsimde, dört büyük tören yapılır ve kurban kesilir. Fakat köpek ve domuzun yeri değişmiştir. Fakir aileler bunların yerine rakı ve yumurta kullanır. Anadolu Tahtacılarında cem töreninde içilen içkiye “dolu” adı verilir. Orta Asya Şamanlığında da, Bay Ülgen’e “tolu” adı verilen kansız bir kurban sunulmaktadır.43


Tahtacılar “Musahiplik Töreni” sırasında “Tercüman Kurbanı” keser. Bu kurban eski Türklerde uygulanan “tayılga” kurbanına benzer. Tayılga kurbanında at kurban edilir. At, kesmek sureti ile değil, kalbine bıçak sokulmak sureti ile öldürülür. Bu tören akşam vakti uygulandığı için, Tahtacıların Tercüman Kurbanı uygulamasına benzerlik gösterir.44

 

Hem Şamanlıkta hem Alevilerde kurban kesildiği zaman; 1-Kurban töreni sırasında dualar okunur,

Kurbanın kanı yere akıtılmaz,

Kurbanı sadece görevliler pişirir, başkası yaklaşamaz,

Kurbanı sadece o toplumun üyeleri yiyebilir,

Kurbanın kemikleri kırılmaz. Eklem yerlerinden kesilir.

Kurbanın kemikleri, sakatatı, artıkları ve derisi tenha bir yere gömülür.45


Bulgaristan’da yaşayan Amucalarda uygulanan kurban ayini uygulaması, Şamanizm’de yapılan kutsal kurban törenleri ile aynıdır.46

 

Muğla yöresi Tahtacıları, ölü yıkanıp kefenlendikten sonra, ölünün elbiselerini bir torbaya koyar ve tabutun içine bırakır. Bunun sebebini, öbür dünyadaki ölülerin kendisine “niye elin boş geldin?” diye sormaları ile açıklarlar. Diğer bazı Alevi topluluklarının ölüyü elbisesi ile gömmeleri, yine aynı sebepten kaynaklanmaktadır. Bunlar da yine eski Şaman âdetlerindendir.47 Aydın yöresi Tahtacılarında loğusa bir kadın ölürse, mezarı 40 gün açık bırakılır. Bu gelenek, Erzurum yöresindeki bazı Alevilerde de vardır. Bu uygulama, eski Şamanist geleneğinden kalma bir âdettir. Aydın Tahtacıları, loğusayı korumak için bir ip veya beze 20 düğüm atar ve daha sonra bu 20 düğümü tekrar çözerler. Ayrıca loğusanın başına kırmızı bir bez parçası bağlarlar. Böylece loğusayı koruduklarına inanırlar.48

Alevilikte düşkünlük cezası vardır. Belirlenmiş bazı ağır suçları işleyen kimseler düşkün sayılır ve toplumdan dışlanır. Moğollarda da benzer âdet vardır. Kurban merasimine aynı kabileden olanlar katılabilir. Ağır suç işleyenler bu kurban merasimine katılamaz. Bir kişiyi kurban merasimine kabul etmemek, o kişiyi kabile topluluğundan kovmakla eşdeğerdir.49


Oğuzlarda zina etmek yoktu. Eğer bu suçu işleyen birisi çıkarsa, onu iki parçaya bölerlerdi. İdil Bulgarlarında erkekler ve kadınlar birbirlerinden kaçmazlardı. Hatta nehirde beraber yıkanırlardı. Buna rağmen zina görülmezdi. Eğer içlerinden birisi zina edecek olursa, yere dört âdet kazık çakıp, ellerini ve ayaklarını bu kazıklara bağlarlar, sonra o erkeği veya kadını boynundan başlayıp, uyluklarına kadar iki parçaya ayırırlardı. Hırsızlık ve oğlancılık yapanları da aynı yöntem ile öldürürlerdi.50


Zina, Alevilerde çok ağır bir suçtur. Her ne şekilde olursa olsun, bu suçu işleyen kişi düşkün sayılır. Tahtacılar zina edeni yakmak sureti ile cezalandırırlardı. Mersin Tahtacılarında bir babanın, oğulları tarafından çam ağacına bağlanarak, yakıldığı çok meşhurdur.51

 

İzmir’in Hortuna Köyü’nden ve Karatekeli Yörüklerinden Ahmet Ağa, gençliğinde böyle bir olaya şahit olduğunu aktarmaktadır. Aydın Söke’ye bağlı Sofular Köyü’nde zina yapan bir kadın, çifte tüfek ile vurularak öldürülmüştür. 1970’li yıllarda Aydın’ın Kızılcapınar Köyü’ne seyyar sinema gelir. Alevi köy halkı “çıplak ve öpüşme sahneli filmlerle çoluk-çocuğumuzun ahlâkını bozuyorsunuz. Hiç değilse bunu Ramazan Ayı’nda yapmayın” diyerek, sinemacıları köyden kovar.52 Yani Eski Türklerde toplumsal ahlak nasıl sağlam ise, Alevilerde de aynı şekilde  sağlamdır.

_______________________________________________________

 

Kaynakça

24 Yusuf Ziya Yörükan, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2005, s:8

25 Ahmet Yaşar Ocak, Aleviliğin Tarihsel Sosyal Tabanı ile Teolojisi Arasındaki İlişki Problemi, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat, İstanbul, 1999, s:388-391

26 Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:35, Mustafa Talas, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim 22.12.2011), 2011, s:4

27 Ülken, s:141-156: Mustafa Talas, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim 22.12.2011), 2011, s:5

28 Fuat Köprülü, Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Ankara, 1935, s:112-114

29 Besim Atalay, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul, 1991, s:67-69

30 Yılmaz,a.g.e.,s:134

31 Ziya Gökalp, Türklerde Totemizm, Animizm, Manizm ve Maturizm, Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Cilt I, sayı 5, İstanbul, 1917, s:457-458

32 Yusuf Ziya Yörükan, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri-Şamanizm, Yol Yayınları İstanbul, 2005, s:94

33 Türkdoğan, s:33

34 Yörükan,a.g.e., s:98-100

35 Yörükan, s:321

36 Yörükan ,s:98-100

37 Yörükan ,s:98-100

38 Yörükan,s:16

39 Yörükan,s:17

40 Yörükan s:16

41 Yörükan s:20

42 Yörükan s:26-27

43 Yörükan s:29

44 Yörükan, s:233

45 Yörükan, s:69

46 Refik Engin, Aleviler-Alewiten Amucalar: Kimlik Köken (Aleviler/Alewiten), Cilt:1, Hamburg, 2000, s:30

47Türkdoğan, s:122- Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile,2009a

 

48 Türkdoğan, a.g.e.,s:144

49 Orhan Yılmaz, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile, 2009b, s: 69

50 Ramazan Şeşen, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul, 1975, s:31, 34, 57

51Atalay,a.g.e., s:20

52Eröz, a.g.e.,s:38-39

 

Kullanılan Kitaplar

 

ANONİM, 2011, Senkretizm, http://tdkterim.gov.tr/bts/senkretizm, Erişim tarihi: 13.12.2011) ATALAY, Besim, 1991, Bektaşilik ve Edebiyatı, Ant Yayınları, İstanbul

AVCIOĞLU, Doğan, 1978, Türklerin Tarihi, Tekin Yayınevi, İstanbul

BAL, Hüseyin, 2002, Alevi-Bektaşi Kültürü Sosyolojik Araştırmalar, Isparta: Fakülte Kitabevi Yayınları, İstanbul

ENGİN, Refik, 2000, Aleviler-Alewiten Amucalar: Kimlik Köken (Aleviler/Alewiten), Cilt:1, Hamburg.

ERÖZ, Mehmet, 1992, Eski Türk Dini (Gök Tanrı inancı) ve Alevilik-Bektaşilik, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını, İstanbul

GÖKALP, Ziya, 1917, Türklerde Totemizm, Animizm, Manizm ve Maturizm, Edebiyat Fakültesi Mecmuası, Cilt I, sayı 5, İstanbul.

İNAN, Abdulkadir, 1998), Makaleler ve İncelemeler, I, Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara KALAFAT, Yaşar, 1998, Kuzey Azerbaycan-Doğu Anadolu ve Kuzey Irak’ta Eski Türk Dini İzleri-

Dinî Folklorik Tabakalaşma, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara KÖPRÜLÜ, Fuat, 1935, Halk Edebiyatı Ansiklopedisi, Ankara MELİKOFF, Irene, 2006, Uyur İdik Uyardılar, Demos Yayınları, İstanbul

OCAK, Ahmet, Yaşar, 1999, Aleviliğin Tarihsel Sosyal Tabanı ile Teolojisi Arasındaki İlişki Problemi, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat, İstanbul

ÖKTEM, Niyazi, 1999, Anadolu Aleviliğinin Senkretik Yapısı, İslami İlimler Araştırma Vakfı (Haz.), Ensar Neşriyat İstanbul

ÖZTÜRK, Ünsal, 2008, Damlanın İçindeki Gerçek Alevilerin Büyük Sırrı, Yurt Yayınları, Ankara SELÇUK, Ali, 2004, Mersin Tahtacılarında Kurban Fenomeni, Engin, İ, ve Engin, H, (Haz,):

Alevilik, Kitap Yayınevi, İstanbul

ŞENER, Cemal, 2006, Aleviliğe İslam Dışındadır Demek Mümkün Değil, Tanıttıran, H ve İşeri, G, (Hazırlayanlar) Aleviler Aleviliği Tartışıyor, Kalkedon Yayınları, İstanbul

ŞEŞEN, Ramazan, 1975, İbn Fazlan Seyahatnamesi Tercümesi, Bedir Yayınları, İstanbul

TALAS, Mustafa, 2011, Eski Türk Dini Olan Göktanrı İnancı ve Türk Alevîlik-Bektaşiliğinin Benzerlikleri, http://www.eskitarih.com/?p=555 (erişim 22.12.2011)

TÜRKDOĞAN, Orhan, 2006, Alevi Bektaşi Kimliği, Timaş Yayınları, İstanbul

ÜLKEN, Hilmi Ziya, 1969, Anadolu Örf ve Âdetlerinde Eski Kültürlerin İzleri, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:17, Ankara

YILMAZ, Orhan, 2009a, Sıraçlar (Anşabacılı ve Hubyarlar) Beydili Alevi Türkmenleri, Veni Vidi Vici Yayınları, Zile

YILMAZ, Orhan, 2009b, Sünni Gözüyle Alevilik, Kızılbaşlık, Bektaşilik, (Elde Basım, ISBN: 978- 605-89397-2-1), Ankara: Veni Vidi Vici Yayınları, Zile

YÖRÜKAN, Yusuf Ziya, 2002, Anadolu’da Aleviler ve Tahtacılar, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara


YÖRÜKAN, Yusuf Ziya, 2005, Müslümanlıktan Evvel Türk Dinleri-Şamanizm, Yol Yayınları İstanbul

 

 

Yorum Gönder

0 Yorumlar