Subscribe Us

header ads

Türkmeneli can veriyor... Ankara seyrediyor

Türkmeneli, şehitlerine, Münir Kafili’ye yanarken gelen acı bir haber daha kor gibi dağladı yürekleri. Kerkük’te bulunan Irak Parlamentosu Türkmen Milletvekili Hasan Özmen, Münir Kafili’nin şehit edilmesinin ardından iki saat sonra Türkmen cephesinin önemli bir ismi; iş adamı, Türkmen aşiret reisleri ayanları derneği yönetim kurulu üyesi Muhammed Fatih’in de katledildiğini bildirdi. Özmen, “Aynı gün bu olaydan iki saat sonra bir Türkmen iş adamı aynı zamanda Türkmen davasında faal olan bir Türkmen Muhammed Fatih evinde öldürüldü ve evi ateşe verildi” dedi. Özmen, cinayetlerin arkasında IŞİD adına faaliyet gösteren Baasçıların olabileceğini ileri sürdü.
ITC yönetiminden, şehit edilen Münir Kafili’nin cenaze törenine katıldıktan sonra sorularımızı yanıtlayan Türkmen milletvekili Hasan Özmen oldukça önemli açıklamalarda bulundu. Özmen, “katiller nereden, belli mi” soruma şu cevabı verdi;

“Irak’ta hiçbir şey belli değil. O kadar çok olay var ki, soruşturmuyorlar bile. Faili meçhul olarak kaydedilip gidiyor. Ama işleniş tarzı yapılan suikastın çok profesyonelce bir eylem olduğunu gösteriyor. Ateş eden çok profesyonel. Kurşunların tamamı kafasına isabet etmiş. 7 kurşun boyun ve kafasına isabet etmiş. Arabada kurşun izi yok. Bütün kurşunlar cama gelmiş. Çok profesyonelce işlenen bir cinayet. Aynı gün bu olaydan iki saat sonra bir Türkmen iş adamı aynı zamanda Türkmen davasında faal olan bir Türkmen Muhammed Fatih evinde öldürüldü ve evi ateşe verildi.”
Hasan Özmen’e kuşkuları ve tahminini sordum. Cevabı:
“Birisine bir suçlamada bulunmak için bir takım deliller olması lazım. Ama ortada Türkmen’i ortadan kaldırmak için plan ve proje uygulamaya konulmuş. Her kim Türkmenlerin arazisinde, Türkmenlerin yerinde gözü varsa o. Kerkük’ün güneyindeki arazilerde Sünni Arapların gözü vardır. Onlar Saddam döneminden beri el koydular. Bu El Kaide’nin arkasına sızan Baasçılardır. Baasçılar IŞİD diye hareket ediyorlar. Saddam’ın fedaileri, Saddam’ın muhaberatı hepsi bu şekilde. Onlar 35 yıldır Türkmenlere zulüm yaptılar, asimilasyon uyguladılar. Şu anda da onlar bunun arkasındadır.”
Hasan Özmen Türkiye’de oluşan çok önemli bir yanlış algıya da dikkat çekti;
“Şu andaki bütün bu operasyonların bir hedefi de Türkmenlerdir. Türkmenleri dağıtmak, yok etmektir. Telafer’de onlarca Türkmen köyüne baskın yapıldı. Türkiye’de bir yanlış anlaşılma var, IŞİD sadece sanki Şii köylere saldırıyor. Hâlbuki Sincar civarında katledilen onlarca Sünni Türkmen vardır. Bunlardan basına intikal eden olmadı. Müşterek yaşadıkları Sünni ve Şii köyler vardır. Sünniler de katledilmekten ve göçten nasiplerini aldılar. Hedef Türkmenin Şii’si, Sünni’sidir. Sadece Türkmendir hedef. Diyala’da bir Türkmen nahiyesi olan Kızılabat IŞİD tarafından tamamen göç ettirildi. Şu anda hayalet şehir haline geldi. Sadece IŞİD militanları var orada..”
Hasan Özmen’in önemli açıklamalarının ardından Ankara’da iki gün süren Hükümet yetkilileri ile ITC heyetinin temaslarının perde arkasını aralayalım. Erşad Salihi başkanlığındaki ITC heyetinin -Başbakan Erdoğan ile yaptığı son görüşme de dahil- üzerinde en çok durduğu konu güvenlik meselesi oldu. Taraflarla görüşmelerimden edindiğim izlenim; Başbakan Erdoğan, Türkmen temsilcilerinin güvenlik desteği taleplerine somut karşılık veremedi.
Heyette bulunan ITC yürütme kurulu üyesi Erbil Milletvekili Aydın Maruf, görüşmelerden memnun ayrıldıklarını bildirdi ama bence gerçekler söylediklerinin satır aralarında gizliydi. Maruf’a “Erdoğan’dan somut olarak ne istediniz ve ne cevap aldınız” diye sorduğumda şu cevabı aldım:
“Somut olarak biz son durumu, orada güvenlik konusunda yardımcı olmalarını talep ettik. Bizim dün bir arkadaşımız şehit oldu, ondan dolayı güvenlik durumu kötüdür maalesef. Şu anda bizim Türkiye’den isteğimiz insani yardımın bir an önce yapılması. Oraya bayağı Türkmen göçmeni geliyor, Erbil’e, Duhok’a, Kerkük’e geliyorlar. Birinci aşamada bu önemlidir bizim için. İkincisi oradaki Türkmenlerin can güvenliklerini korumak için destek olmaları gerekir. Destek istenildi. Gerçekten Türkmenlerin yanında oldukları, Türkmenlerin sıkıntılarını çok iyi bildiklerini dile getirdiler. Somut olarak da, pratik olarak da birinci aşama bu insani yardımı yapacaklar. O da çok iyidir bu aşama için.”
Aydın Maruf’la soru cevap şöyle devam etti;
—Güvenlik derken asker mi, silah mı?
“Yok, asker değil. Bizim mesela orada Türkmeneli Vakfı var, ona bağlı güvenlik dairesi var, onu desteklemesi lazım. Ona destek vermek, onu güçlendirmek lazım.”
—Maddi olarak mı?
“Manevi destek. Şu anda orada çalışanlar çok yıpranmış durumda, onları manevi yönden güçlendirmek lazım. Morale ihtiyaçları var. Irak Türkmen Cephesi orada, onları desteklemek lazım. Şu anda birinci aşamada insani yardımı yapacaklar.”
—Güvenlik ile ilgili yardımınıza ne cevap verdi?
“Valla daha cevap verilmedi. Biliyorsunuz bu konuların daha kapalı olması gerekir o yüzden belki ileride görüşmeler yapılacak bu konuyla ilgili. Daha net bir şey yok.”
—Hiçbir cevap vermedi mi sizin bu talebinize?
“Yok, bir şey yapmadı, biliyorsunuz bu konular biraz hassastır. Orada Türkmenlerin durumu konuşuldu genellikle. Musul’da, Kerkük’te, Telafer’de Türkmenlere yapılan saldırılar konuşuldu. Bir de bizim istediğimiz en önemli şey Türkmenlerin birleşmesidir bunlara karşı. Türkmen milli birliğini koruması, savunması. Hâlâ bir Sünni Şii propagandası var veya bizi ayırmaya yönelik çalışmalar var. O yüzden bizim aramızda Sünni Şii etkisiz hale getirip tek varlık orada Türkmen varlığıdır. Bunun için de çalışmalar bundan sonra yapılacak hem Türkmen Şiileriyle, hem Sünnilerle.”
—İki günlük görüşmelerin sonunda istediklerinizi alabildiniz mi? Memnun oldunuz mu?
“Bizim için her şeyden önemli Iraklı Türkmenlerin esas, etkili bir unsur olması da önemli. Türkiye’de bunu bundan sonra üstlenecek çünkü biliyorsunuz ne kadar konuşursan, bölgede etkili olamazsan hiçbir şeye sahip olamazsın. O yüzden bundan sonra Amerika ile Avrupa ülkeleri ile yerel yönetimleri ile Türkmenlere önem verilmesi ön plana çıkar. Bizim için önemlidir görüşmeler. Manevi anlamda, siyasi anlamda, diploması anlamında önemlidir. Türkiye’nin hiç olmazsa Türkmenlerin arkasında olduğunu bu haksız dönemde bütün milletlere, insanlara göstermek çok önemlidir.”
Çıplak gözle fotoğraf böyle!..

Ahmet TAKAN