Subscribe Us

header ads

Cemevleri Ticarethane Değil İbadethanedir

 

İktidarın elektrik ve doğalgaza yaptığı fahiş zamlardan cem evleri de nasibini aldı. Bildiğiniz gibi devlet Alevileri resmi olarak tanımıyor. Resmi olarak tanımadığı için de Alevilerin ibadet yeri olan cem evlerinin giderlerini karşılamıyor. Vergiye gelince diğerlerinden ayrılmayıp vergi alınıyor. Askerliğe gelince askere çağırıyor ama iş ibadethaneye gelince tanımıyor. Aslında olması gereken şey, herkesin kendi ibadethanesinin giderlerini karşılamasıdır veya din işlerine ayrılacak bütçe için gönüllülük esası getirilmesidir. Hizmetten hiç faydalanmayan insanların vergileri de hizmet almadıkları bir kurum tarafından kullanılmamış olur. Eğitim, sağlık, güvenlik gibi konularda genel bütçeden pay ayrılabilir çünkü bu hizmetten hepimiz faydalanıyoruz ama din işleri bunun dışında kalıyor. Alevilerin dışında yine din işlerinden hizmet almayan deist, ateist veya başka din mesubu insanlar da var.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2022 bütçesi, 2021’e oranla yüzde 24 artışla 16 milyar 98 milyon 580 bin lira oldu. Diyanet bu bütçeyle içişleri, dışişleri, turizm, çevre ve ticaret bakanlıkları dahil, çok sayıda bakanlığın bütçesini geride bırakıyor. Diyanete ayrılan bu paranın içinde Alevilerin ödediği vergiler de var ama Aleviler Diyanetten hizmet alamıyor. Konuya hak, hukuk, adalet, eşitlik gibi değerleri bir kenara bırakıp dini açıdan bakarsak, en başta kul hakkıdır bu yapılan. Devlet bütün yurttalarına eşit mesafede durmalıdır. Diyanete ayrılan bu bütçeyle yatırım yapılsa veya daha faydalı işlerde kullanılsa, şimdiye seviye olarak çok daha iyi bir konumda olurduk ülke olarak. Diyanet İşleri bugün sadece Sünni Hanefi mezhebinin kurumu durumundadır. Aleviliği bir kenara bırakın, diğer Sünni mezheplerini bile tanımıyor.

Bu haberle ilgili Twitter paylaşımlarının altında kanser kitlenin yorumlarına da ister istemez maruz kalıyoruz. Bunlardan bazıları "Devlet camilerin de elektrik faturasını da ödemiyor. Cemaat ödüyor elektrik, su ve doğalgaz faturasını" şeklinde devam ediyor. İnsanımızın cehaletinden kaynaklanan müthiş bir özgüveni var ve gerçekten takdir edilesi bir şey. Devlet camilerin bütün giderlerini karşılıyor. Eğer ki cemaat camiye klima taktırırsa bunun için ayrı sayaç konuluyor ve faturası farklı hesaplanıyor. Yılarca bu işi yaptığım için biliyorum, camilerin elektrik sayaçları düzenli olarak okunur ve fatura müftülüğe gönderilir. Diğer giderler de aynı şekilde.


Camilerin tam aksine cem evleri ise ticarethane kategorisinde değerlendiriliyor ve normal faturadan daha fazla fatura ödemek zorunda kalıyor cem evleri. Bu devletin ayıbıdır. Bir hukuk devletinde olmaması gereken, insan haklarına, eşit yurttaşlığa aykırı bir utançtır bu. Devlet cem evlerini tanısa da tanımasa da bu insanlar orayı ibadethane olarak görmektedir. Verdiği verginin adil bir şekilde dağıtıldığını istemek de en doğal hakkıdır. 

Benim şahsi düşüncem Diyanetin tamamen lağvedilmesi veya din işlerini uzaktan denetleyen tarafsız bir kurum olarak kalmasıdır. İnsanların kursağından kesilen vergilerin bu kadar devasa bir kurumu beslemesi israftan başka bir şey değildir. 

Denilebilir ki devlet din işlerinden elini çektiği zaman bu işler tamamen tarikat ve cemaatlerin eline kalır. Zaten öyledir. 15 Temmuz kalkışmasını yapan güruhun başı olan sümüklü bu devletin camilerinde 30 yıl imamlık yapmış ve bütün cemaatini camilerden toplamıştır. Yine açtığı yurtlarla Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı insanlar yetiştiren Süleymancıların lideri de cami imamıdır.  Yine İsmailağa cemaati de adını yuvalandığı camiden alır. Bunlar gibi onlarca örmek daha verebiliriz ki devlet zaten din işlerini denetlemiyor. Tekke ve zaviyeler kanunen yasak olmasına rağmen bugün ülkeyi neredeyse tarikat ve cemaatler yönetiyor.

Yorum Gönder

0 Yorumlar