Subscribe Us

header ads

Kürt Sorunu Neymiş

Herhangi bir sorunun etnisite, mezhep, meşrep ve cinsiyet temelli olarak ele alınması büyük bir projenin küçük anlatımı olarak kullanılır. Kürt sorunu denildiğinde gerçekte “Büyük Kürdistan”ın inşası kastediliyor. Duruma göre de “Kürt Sorunu”na “demokratiklik”, “kimlik”, 

“eşitlik” ya da “insan hakları” gibi anlamlar yükleniyor. Esasen “Kürt Sorununu çözüyoruz” adı altında yapılanlar etnik ya da mezhep vurguları sorunu daha da çözülmez ve içinden çıkılmaz hale getirerek siyasallaştırıyor. Siyasallaşan etnisite çatışmaya meyyaldir.
Bilindiği gibi Güneydoğu’da Türkiye’den toprak kopararak bölgede bağımsız bir Kürdistan Devleti kurmak amacında olanlar “Kürt Sorunu” kavramı üzerinde hareket etmektedir. Çok açıktır ki Güneydoğu’da meydana gelen terör, çatışma ve bölücü faaliyetleri “Kürt Sorunu” olarak nitelemek, Türkiye’nin bölünmesini esas alan “Kürdistan” projesine bilerek ya da bilmeyerek katkı sağlamak anlamına gelmektedir.
“Kürt Sorunu” diyerek konuya girenlere, “Neye ‘Kürt Sorunu’ diyorsunuz?” Sorusunu sorduğunuzda canım adına ne derseniz deyiniz, “ortada bir sorun var” diyerek soruyu cevaplıyorlardı.
Kürt Sorunu’nun ne olduğunu Diyarbakır’da toplanan Demokratik Toplum Kongresi’nde Osman Baydemir ve Ahmet Türk sağır sultanın dahi duyacağı biçimde ortaya koymuş bulunmaktadırlar.
Demokratik Toplum Kongresi, iki gün önce Diyarbakır’da “Kürdistan İslam Kongresi”  düzenlemişti.
Bu kongrede DTK Genel Başkanı Ahmet Türk, Kürt halkının esir durumda yaşadığını öne sürerek, “Biz âlimler ve Kürt düşünürleri olarak bu ‘Zulme dur’ demeliyiz... Biz çalışırsak bunu başarabiliriz ve tüm Kürtler olarak özgürlüğümüze kavuşabiliriz” dedi.
Ahmet Türk, Kürtlerin Türkiye’de “esir” olduğundan, “zülüm” altında bulunduğundan söz ediyor. Esaretten ve zulümden kurtulup özgür olabilmek için çalışmaları gerektiğini söylüyor. Daha ne söylesin?
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ise daha net konuşmuş. Baydemir, “Bizler artık Kürdistan’da bize zulüm edenlere göz yummamalıyız. Türk, Arap ve diğer halkların özgürleşmesi için Kürt halkının özgürleşmesi gerekir. Bir gün mutlak Kürt ve Kürdistan özgür olacaktır”.
Ahmet Türk gibi Bay Baydemir de “Kürdistan’da” kendilerine “zülüm” edenlere göz yummayacaklarını ve bir gün mutlak Kürt ve Kürdistan’ün özgür olacağını söylüyor.
Özlem, talep, hedef ve strateji çok açık bir biçimde ortaya konmuş bulunmaktadır. Başından bu yana bu zevatların “Kürt Sorunu”ndan kast ettikleri şeyin Türkiye’nin bölünmesi sorunu olduğu açıktır. Yani bu kesim için hedef  “Kürt ve Kürdistan’ın özgürleşmesi”dir. Demokratik hak ve özgürlükler, ana dilde eğitim, asimilasyonun terki, inkârdan vazgeçme,  “etnik” vurgunun olmadığı bir anayasa, iki dilli eğitim vb. taleplerinin nihai amacı “Kürdistan’ın özgürleşmesi”dir.
Etnik ırkçı Kürtçüsünden ateist Marksist Kürtçüsüne, oradan İslamcı Kürtçüye kadar bütün bölücülerin “Özgür Kürdistan” peşinde oldukları açıktır. Bölücü ve ırkçı bu ekibin Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milletine karşı tavırları da bellidir.
Terörist Kürtçü ile silahsız bölücü Kürtçü arasında amaç bakımından değil ama yöntem bakımından ufak farklılıklar vardır. Terörist Kürtçülük, Kürdistan sınırlarını silahla çizmeye çalışıyor. Bunun için kurtarılmış bölge oluşturma gayreti içindedir. Terörist örgüt Şemdinli, Beytüşşebap vb. saldırıları bunun için gerçekleştirdi. 40 bine yakın insanı bu amaç için öldürdü.
Sivil bölücü Kürtçülerin demokratik ve kültürel haklarla ilgili taleplerinin amacı ise “sınırlara dokunmadan ulus inşa etmek”tir. Sivil bölücüler ulusu inşa ettikten sonra süreç içinde inşa edilmiş olan Kürt ulusunun kendisi, kendi sınırlarını çizecektir. Kürtçü ve bölücü kesim gerçekte Kürdistan’ı nasıl kuracağını, hangi talepleri, hangi masum kavramların arkasına saklayacağını ve hangi siyasal amaçlar için kullanacağını iyi biliyor. Amaçlananlar yeterince açıktır. Kan uykusuna yatmanın mantığı yoktur!
ÖZCAN YENİÇERİ