Subscribe Us

header ads

Cemevleri Kapatılacak m?

Milyonlarca Alevinin ibadethanesi olan cemevleri kapatılma tehlikesiyle yüz yüze. Hz. Muhammed’in dönemi hariç 1400 yıldır hiçbir hukuki sistem tarafından kabul edilmeyen ve yok sayılan ama gizliden gizliye varlığını sürdüren cemevleri, gelinen noktada laik Türkiye Cumhuriyeti’nin dinci hükümeti tarafından alavere dalavere yapılarak kapatılmak isteniyor.
Evet, zihinlerin ardına gizlenmiş olan bu gerçeği deşifre ediyorum. Alevi açılımı yapıyor görünüp Alevileri açık denizlere sürüklemek isteyen hükümeti, cemevlerini kapatmaya çalışmakla itham ediyorum. Bu ithamım tarihe not düşmektir.
Ey insaf ve vicdan sahibi mümin canlar,
Bağır bağır bağırıyorum; bu tuzağı görmeye çağırıyorum.
Aleviler ne istiyor, hükümetse ne yapmaya çalışıyor?
Gelin birlikte düşünüp akledelim ve tuzağı beraberce görelim…
Aleviler diyor ki;
Cemevleri bizim ibadethanemizdir. Biz ibadetimizi cemevlerinde yaparız. Bütün yeryüzü ibadethanedir ama kaynak itibariyle cemevleri, toplu ibadetler için ta peygamberimiz Hz. Muhammed tarafından Medine’de kurulmuş olan Mescid – i Nebevî’ye dayanan İslam mabetleridir. Bireysel ibadetlerimizi her yerde ama toplu ibadetlerimiz olan cemlerimizi cemevlerinde yaparız. Cemevleri, Nur Suresi 36. ayette bahsedilen evler olarak İslam dinin temel ibadethanesidir. Cemevlerimizde tıpkı peygamberimiz, Hz. Muhammed’in döneminde olduğu gibi kadın erkek birlikte ibadet ediyoruz. Bu gerçeği inkâr edip İslam mabedi olarak sadece camiyi işaret etmek, tarihe, yaşanmışlığa ve fiili duruma gözlerini kapatmak demek olduğu kadar İslamî tecrübeyi yalnızca Emevi uygulamalarına indirgemek demektir ki, biz Aleviler, Emevi tatbikatını hiçbir biçimde kabul etmeyiz. Biz İslamî tecrübe olarak ehlibeytin tatbikatını esas alırız. Bizim inancımıza göre ehlibeytin önderi Hz. Muhammed ve Hz. Ali öncülüğünde yürütülmüş olan Kırklar Cemi , cemimizin teolojik kaynağıdır. Cemimizin icra edildiği yer olarak da cemevleri yegâne ibadethanemizdir. Cami, Sünni ve Şii Müslümanların ibadethanesidir. Bütün ibadethaneler gibi camiler de saygındır ama bizim için camiler sadece Sünni ve Şii kardeşlerimizin ibadethanesidir. Onun ötesinde bizim için başkaca bir mana taşımamaktadır. “Cami sizin de ibadethanenizdir!” biçiminde bir dayatmayı asla kabul etmiyoruz. Bu dayatma, “Aleviliğinizden vazgeçin ve Sünnileşin yahut Şiileşin!” anlamını içermektedir. Bunu kabul etmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir.
Cemevlerini, tıpkı camiler gibi yahut kilise ve sinagoglar gibi hukuken ibadethane olarak kabul etmek ve yasal statüsünü bu şekilde yasama organı tarafından kayda geçirmek zorundasınız. Diğer ibadethanelere tanınan bütün hakları cemevlerine de tanımaya mecbursunuz. Diğer ibadethanelere tanınan hakları ibadethane demeden cemevlerine de tanımak cemevlerini hukuki bir hile ile cami statüsüne almak demektir. Cemevlerini cami statüsüne sokmak aslında cemevlerini inkâr ve reddetmenin başka bir yolu olacaktır.
Hükümet diyor ki;
Bir zamanlar cemevlerine “cümbüş evi” diyorduk. Size lütufta bulunuyoruz ve artık böyle demiyoruz. Bir zamanlar, “İslam tarihinde cemevi diye bir kurum yoktur!” diyorduk. Hala öyle düşünüyoruz ama bunu artık dillendirmiyoruz. Bir zamanlar cemevlerini itibarsızlaştırmak için ” terörist cenazeleri cemevlerinden kaldırılıyor,” diyorduk ama artık bu söylem de pek etkili olmuyor. Cemevlerini camilerle eşit statüde bir ibadethane olarak kabul etmemiz mümkün değil ama üzerimizde yoğun bir uluslar arası ve toplumsal baskı var. Artık bir şeyler yapmak zorunda olduğumuzu görüyoruz. Gelin orta yolu bulalım. Cemevlerine, camilere tanınan bütün hakları tanıyalım ama ibadethane demeyelim. Çünkü İslam’da ibadethane camidir. Cemevleri olsa olsa en fazla tekke, dergâh konumunda olabilir. Camilerle eşit statüde bir ibadethane olarak kabul edilirlerse zamanla Alevilik de bir din haline gelir. Bu da bizim uzun yıllara yaydığımız, Alevileri Sünnileştirme hedefimize ağır darbe vurur. Biz, ne yapıp edip Alevileri Sünnileştireceğiz. En azından sayılarını iyice azaltıp marjinalleştireceğiz. Bu nedenle cemevlerine ancak kültür merkezi statüsü verebiliriz. Cemevlerini, Aleviler için Diyanet İşleri Başkanlığı’nda ihdas edilecek bir birime yahut Diyanet İşleri Başkanlığı’na benzer Aleviler için kurulacak özerk başka bir kuruma bağlayamayız. Ama Kültür Bakanlığına bağlı bir kurum haline getirebiliriz. Gelin Kültür Bakanlığına bağlanmayı kabul edin ve sizi her türlü maddi imkândan yararlandıralım. Dedelerinize de maaş verelim. Cemevleri kültür merkezi statüsünde olduğuna göre dedeleriniz de kültür merkezinde çalışan sanatçı, tiyatrocu konumunda oluversinler. Biliyorsunuz ki Alevilerden bir kısım insanlar cemevlerine ceme gitseler de camiye namaza da geliyorlar. Demek ki ikisi de olabiliyormuş. Hepiniz böyle olun canımızı yiyin…
İşte üç aşağı beş yukarı Alevilerin ve hükümetin konumlandığı zemin böyle…
Şimdi bana “abartıyorsun!” diyenler olacaktır. Desinler. Ben bir aydın olarak kışa göre hazırlık yapmak ve halkı uyarmak zorundayım. Ama varsın kış yerine bahar gelsin.
Ne diyelim; kış beklerken gelecek olan bahar başımız gözümüz üzerinedir.
Yahut “alerre’s ve’l- ayn” dır. Ya da “serseremin, ser çavemin” dir.
Bu noktada bir kez daha uyarımızı yapalım…
Sırf devletten maddi destek alabilmek için cemevlerine ibadethane dışında verilecek bir statüye razı olup bunu kabul etmek ve Kültür Bakanlığına bağlanması önerisine teslim olmak 1400 yıllık iddiamızdan vazgeçmek demektir.
Yani cemevlerini teolojik olarak kapatmak demektir.
Bir daha yazayım;
Böylesi bir muameleye rıza göstermek, Emevi dincilerine cemevlerini TEOLOJİK açıdan kapatma yetkisini vermek demektir.
Diğer bir ifadeyle hükümetin cemevlerini kapatmasına, yerine cemevi adı altında kültür merkezi açmasına olur vermek demektir.
Cemevlerine kültür merkezi statüsü verilmesine razı olmak, cem ibadetinin de kültürel bir faaliyet yani eğlence yahut tiyatro gösterisi ya da folklorik bir etkinlik derecesine indirilmesini kabul etmek demektir.
Bu, aynı zamanda Kırkların Cemi inancımıza mitoloji diyenlerin, bize göre münkirce olan tezlerine teslim olmak demektir.
Cemevlerine kültür merkezi statüsü verilmesini kabul etmek, inanç önderimiz olan dedelerimizi de hâşâ sanatçı konumunda görmek demektir.
Oysa bizim ibadetimiz cem, ibadethanemiz cemevidir.
Dedelerimiz inanç önderimizdir.
Alevilik inancımızdır.
Cemevlerinin camilerle ve kiliselerle eşit statüde bir ibadethane olduğu gerçeği dışında hiçbir öneri kabul edilemez. Zira böylesi bir öneriyi kabul etmek Aleviliğe karşı yapılabilecek en büyük ihanettir. İhanet gömleğini giyemeyiz.
Alevilerin en doğal insani talepleri onların isteği şekilde karşılanmalıdır.
Taleplerimiz bellidir;
Cemevlerine camilerle eşit ibadethane statüsü, dede ve cemevi görevlilerine maaş, genel bütçeden Alevi inancı için de pay ayrılması, din kültürü derslerinde Aleviliğin de gerçek anlamıyla anlatılması, asimilasyon hedefinden vazgeçilmesi…
Ve son söz;
İbadetimiz cemdir bizim, adımız Alevi!
Secdemiz Hakk’adır, secdegâhımız cemevi!
Mustafa Cemil KILIÇ